8 Temmuz 2020 Çarşamba

BİR MAKALE : KÜÇÜKÇEKMECE İLÇESİNDE, ESKİ HALKALI ÇÖPLÜĞÜNDE VE ÇEVRESİNDE KENTSEL DÖNÜŞÜMÜN ETKİLERİ ÜZERİNE İNCELEME



KÜÇÜKÇEKMECE İLÇESİNDE, ESKİ HALKALI ÇÖPLÜĞÜNDE VE ÇEVRESİNDE KENTSEL DÖNÜŞÜMÜN ETKİLERİ ÜZERİNE İNCELEME

                                                                   Geliş Tarihi/Received: 05.01.2019

Ekrem DEMİRKOL1

KENTSEL DÖNÜŞÜMÜN SOSYAL BOYUTU DERSİ

1İnşaat Mühendisi, ekremdemirkol@gmail.com

ÖZ
             Türkiye’de yaşanan sayısız deprem felaketi, halkın her hangi bir afet anında yaşamını yitirmesine sebebiyet verebilecek eski ve teknik ömrünü tamamlamış olan binaların sayısının çokluğu ve deprem yönetmeliğine uygun olmayan inşaat yapımları sebebiyle ‘Kentsel Dönüşüm’ kavramı ön plana çıkmıştır. Tüm bunlar kamuyu harekete geçirerek halk arasında “Kentsel Dönüşüm” yasası olarak bilinen yasa, 2012 yılında  yürürlüğe girmiştir. Belli başlı illerde ve bölgelerde uygulamalarına başlanılan ve sonrasında ülke geneline yayılan bu kavram, insanların yaşadığı alanlarda olumlu ve olumsuz sosyal değişimleri de beraberinde getirmiştir. Deprem tehlikesi ön plana alınarak üzerinde sosyolojik açıdan yeteri kadar inceleme, değerlendirme ve tartışma olmaksızın hazırlanan kentsel dönüşüm yasa ve projelerinin bir müddet sonra tekrarlanması kaçınılmaz bir gerçektir. Tüm bunların yanı sıra kentsel dönüşüm, elbette uygulandığı yerleşim alanının ve/veya çöküntü alanlarının kaderini de değiştirerek, o bölgeye farklı ivmeler kazandırır. Söz konusu araştırmamda, Küçükçekmece İlçesinde bulunan ve sonradan kapatılan Halkalı çöplüğünün dönüştürülmesi ve sosyolojik, ekonomik ve fiziksel yönden dolaylı sonuçları irdelenmeye çalışılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Kentsel Dönüşüm, Halkalı Çöplüğü, Küçükçekmece’de Sosyolojik Değişim, Dönüşüm Etkileri…


INVESTIGATION ON THE EFFECTS OF URBAN TRANSFORMATION IN THE OLD HALKALI WASTE-DUMP AND ITS ENVIRONMENT IN KÜÇÜKÇEKMECE DISTRICT

ABSTRACT

         
Countless earthquake that occurred in Turkey, not suitable for people of any disaster instantly majority of the number of buildings that have completed the oldest and technical life could result in the loss of life and earthquake regulations building construction due to 'Urban Renewal' concept has come to the fore. The law, known as the, “Urban Transformation” law, was put into effect in 2012 by mobilizing the public. This concept, which has started to be applied in certain provinces and regions and spread throughout the country, has brought positive and negative social changes in the areas where people live. It is an inevitable fact that the urban transformation laws and projects prepared without sufficient scrutiny, evaluation and discussion from a sociological point of view are taken into consideration. In addition to this, urban transformation, by changing the fate of the settlement area and / or collapse areas, of course, gives the region different impulses. In this study, it has been tried to examine the transformation of Halkalı wastdump in Küçükçekmece and its indirect consequences in terms of sociological, economic and physical aspects.
     Keywords: Urban Transformation, Halkalı Waste-Dump, Sociological Change in Küçükçekmece, Transformation Effects…

1. GİRİŞ
Araştırmaya konu olan Küçükçekmece ve Eski Halkalı Çöplüğü elbette Kent kavramı dahilinde irdelenebilir. Sebep o ki İstanbul üzerindeki her bir ilçenin dönüşüm ve gelişimi doğrudan şehri(kent) etkilemiş ve halen de etkilemektedir. Bu kavram, geçmişten bugüne dek çeşitli alanlarda bilim ve düşünce adamlarının farklı boyutlardan ele almasıyla tanımlara bürünmüştür. Genel bir tanım yapmak gerekirse Kent, birbirinden farklı özelliklere sahip homojen özellikte olmayan bireylerin yaşadığı, ekonomik aktivitelerin farklılaştığı, eğitim, sağlık, eğlence, dinlence vb. insani ihtiyaçların karşılanabildiği belli bir nüfus büyüklüğüne  ulaşmış yaşam alanıdır.
 İstanbul içerisinde bulunan ilçeler de başlı başına bir kent olabilecek yoğunluğa ve doygunluğa ulaşmış olduğu için Küçükçekmece üzerinden bakarsak ilçelere de bu kent kavramının özelliklerini benzeştirebiliriz. 
 Kent olarak tabir edilen alanlarda, tüm bu çeşitlilik ve insani ihtiyaçların artışından dolayı da kaçınılmaz bir büyüme söz konusudur. Özellikle ülkemizdeki yoğun nüfusa sahip metropollerde, insanların ve/veya ilgili idarelerin kontrolsüz bir şekilde şehirleşmesinden ve yerleşkeler kurmasından ötürü ortaya çıkan kentsel kargaşa ve düzensizlik ile insanların doğaya ve kendine zarar verme süreci hızlanmış oldu. Buna ilaveten bakımsız kalan konut kümeleri, yerleşim alanları ve fiziki açıdan yetersiz dayanıma ve konfora sahip kontrolsüz yapılan yapıların çoğalmasından sonra bir deprem kuşağı içerisinde bulunan ülkemizde yaşanan depremlerle zarar gören insanların ve çevrenin hali, Kentsel Dönüşüm kavramı üzerinde çalışılması gerektiğini elzem kılmıştır.
Dünyada kentsel dönüşüm kavramı daha çok sanayileşme ve sanayi şehirlerinin kurulmasından sonra gündeme taşınmaya başlanmıştır. Artan çevresel düzensizlikler, sosyolojik, ekonomik ve fiziksel sorunların artışı ve yenilenme ihtiyacından dolayı çeşitli bakış açılarıyla uygulanmaya çalışılmıştır. Ülkemizde ise daha çok 1999 Marmara Gölcük Depreminden sonraki kayıplar ve farkına varılan yanlışların düzeltilmesi ihtiyacından dolayı gündemde yer almaya başlamış olan Kentsel Dönüşüm kavramı üzerine gereken fizibilite ve planlama yapılamamıştır.  Maalesef bu deprem etkisinden dolayı da bu kavram, sadece fiziki bir dönüşüm algısı içerisine hapsedilmiştir.  Küçükçekmece’de de kısmen bu yönden bir gelişim söz konusudur.
Sonraları çıkan kanunlar ile ketsel dönüşüm üzerine çalışmalar başlamış ve özellikle kontrolsüz yerleşimi fazla olan büyükşehirlerde dönüşüm uygulamaları hayata geçirilmiştir. Bu yasalardan birisi olan 6306 sayılı Afet Riskli Yapıların Yenilenmesi Hakkında Kanuna göre, kentteki afet riski taşıyan alanların belirlenip, sağlıklı ve de yaşanılabilir hale getirilmesidir. Kanun, Türkiye’nin her tarafındaki kent ve köylerdeki ekonomik ömrünü tamamlamış, yıkılma riski taşıyan binaların devletin  sağladığı yapım kredisi, kira yardımı, belediye harç-vergi avantajlarını da kullanarak yeniden yapılmasını öngörmektedir.
Kısaca kentsel dönüşümle kaçak yapılaşmanın önüne geçilmesi, depreme dayanıklı olmayan, ekonomik ömrünü doldurmuş binaların yeniden yapılarak olası doğal afetler sonucu oluşacak zararların en aza indirilmesi amaçlanmaktadır. Ancak bu dönüşümler fiziki olarak gerçekleştirildiği için bütünsel bir dönüşüm tam manada gerçekleştirilememiştir.

2.       KENTSEL DÖNÜŞÜM KAVRAMI
            Kentsel yaşam alanları daha önceden de bahsettiğim üzere insan faaliyetleri açısından karmaşık ve dinamik sistemler bütünüdür. Fiziksel, toplumsal, çevresel, ekonomik ve hatta siyasal ve ideolojik faktörlerin etkisinde değişim ve dönüşüm gösterdikleri gibi, kendileri de birçok değişim dönüşüme neden olabilirler. Kentsel mekandaki değişim ve dönüşümler, kimi zaman mekan ve yaşam kalitesini arttırıcı yönde olurken; kimi zaman ise, mekanın ekonomik, toplumsal, çevresel ve fiziksel çökme ve bozulması olarak kendini gösterir. Kentsel dönüşüm bir olgu olarak belirli bir zaman aralığında sürekli gerçekleşmektedir. Olması gereken ve olmakta olan farklı özelliklere sahip olabilmektedir. TDK sözlüğünden yola çıkarak Kentsel Dönüşümü, kentsel alanların var olan durumundan başka bir biçime girmesi, başka bir durum alması olarak tanımlayabiliriz.
            Tarih boyunca bilim ve düşünce insanlarına göre kentsel dönüşümün bir çok farklı tanımı yapılmıştır:
Linchfield (1992); “kentsel dönüşümü, kentsel bozulma süreçlerini daha iyi anlama ihtiyacından doğan ve gerçekleştirilecek dönüşümde elde edilen sonuçların üzerinde uzlaşma” olarak,
Dannison (1993); “kentsel dönüşümü, kentsel çöküntü alanlarında yoğunlaşan sorunların eşgüdümlü bir biçimde çözümlemek için ortaya konulan yöntem” olarak,
Roberts (2000); “kentsel dönüşümü, kapsamlı ve bütünleşik bir vizyon ve eylem olarak, bir alanın ekonomik, fiziksel, toplumsal ve çevresel koşulların sürekli iyileştirilmesini sağlamaya çalışmak”, olarak tanımlamışlardır.
            Bu tanımlardan yola çıkarak Kentsel Dönüşümü; “ Çöküntü ve bozulmaya maruz kalmış olan insan yerleşim alanlarının sosyolojik, ekonomik, toplumsal, fiziksel ve çevresel yönden şartlarını kapsamlı ve bütüncül çalışmalarla iyileştirmeye ve geliştirmeye yönelik uygulanan planlama, strateji ve eylemlerin bütünü” olarak tanımlayabiliriz.

3.     TÜRKİYEDE KENTSEL DÖNÜŞÜM SÜRECİ
           Türkiye bazında bakıldığında, kent yenileme ihtiyacını ortaya çıkaran sebepler ülkemize özgü kentleşme özellikleri ve sorunları ile yakından ilişkilidir. Türkiye’de kentler, aşırı nüfus yığılmaları, afet tehlike ve riskleri, yanlış yer seçimi kararları gibi çeşitli nedenlerden kaynaklanan sorunlarla karşı karşıyadır. Bu sorunların her biri, ülkemiz için kentsel dönüşüm / yenileme ihtiyacını doğuran faktörlerdir. Olağandışı kent yenileme nedenlerini ise, depremler başta olmak üzere afetler ve afet riskleri oluşturmaktadır.
            Ülkemizde Osmanlı döneminde yangın bölgelerinin yeniden inşası ile ilk örnekleri görülen kent yenileme uygulamalarını kültür ve tabiat varlıklarını koruma anlayışı içinde, kentsel sitlere yönelik çalışmalar izlenmiş; günümüzde ise, yasa dışı ve yaşam kalitesi düşük kentsel alanların yasallaştırılması ve sağlıklaştırılması, prestijli yeni merkezi iş alanları, fuar, alışveriş ve eğlence merkezleri, uluslararası tatil köyleri, golf sahaları gibi dönüşüm uygulamaları ile devam etmiştir. Son dönemlerde ise gecekondular, afet riski olan bölgeler gibi kentsel sorun alanlarının çözümüne yönelik uygulamaların kent yenileme/dönüşüm projelerinde ön plana geçtiği görülmektedir.
           1950’ler ve onu takip eden yıllarda ülkenin sosyo-ekonomik yapısında yaşanmaya başlayan gelişmeler kentleşme hızının ve kentsel nüfusun artışına neden olurken, kentler bu yıllardan itibaren hiç görmedikleri ölçüde hızlı bir dönüşüm sürecine de girmişlerdir. Bu süreçte yeni merkezler ortaya çıkmış, kentlerin gelişme yönleri değişmiş, merkezi iş alanı içinde kentsel rantların artmasıyla ekonomik ömrünü tamamlamadan binaların çoğu yıkılarak yerlerine çok katlı yapılar inşa edilmiş, yeşil alanlar ve tarım toprakları gibi yerleşime uygun olmayan alanlar konutlarla kaplanmaya başlanmış, kent merkezleri daha kalabalık ve değerli hale gelmiştir (Tekeli, 1991: 41; Kıray, 1982a: 270). Bu dönüşüm sürecinde kentler plansız gelişmeleri yanında hem doğal, tarihi ve kültürel çevreyi hem de afet risklerini göz ardı ederek büyümüşlerdir. 1950 ve 60’lı yıllardan itibaren İstanbul ve Ankara başta olmak üzere büyük kentler bu dönüşümün simgesi haline gelmiştir (Keskinok, 2001: 37; Tekeli, 1982: 70; Görmez, 2004: 43). Kent içinin dönüşümü yanında 1980 sonrasında kentler, çevrelerine eklenen yeni oluşumlarla (gecekondu alanları, sanayi bölgeleri, devlet kurumları, üniversite kampüsları vb.) “yağ lekesi” gibi, boşluksuz büyümeye başlamışlardır (Tekeli, 2001: 83). Gecekondulaşma sorunu bu yıllardan itibaren ekonomik ve sosyal yapıyla bağları çerçevesinde kentsel bir olgu haline gelirken, yaygınlaşmıştır (Kıray, 1982b: 278; Keleş, 2002: 557; Görmez, 2004: 16; Eke, 1998: 24).
           Olağandışı kent yenileme nedenleri açısından bakıldığında, ülkemizde depremler başta olmak üzere doğal afetlerin ve doğal afet risklerinin kentlerin yenilenmesi ihtiyacını doğuran unsurlar olduğu görülmektedir. Örneğin İstanbul, tarih boyunca çok sayıda büyük deprem yaşamış, aynı yerde, yıkıp-yapma ve onarımlarla yeniden inşa edilmiştir. Afetler kent için yenileme yanında, yeni imar düzenlemelerinin hayata geçmesi fırsatını ortaya çıkarmıştır (1509 depremi sonrasında İstanbul’da olduğu gibi). Yakın tarihimizde de 1998-Ceyhan, 1992- Erzincan, 1995-Dinar, 1966-Varto, 1971-Bingöl depremlerinin ardından söz konusu kentler aynı yerde yeniden inşa edilmişlerdir. Ülkemizde afetin ardından ve afet olmadan önce mevcut tehlike karşısında risk azaltımı amacıyla yeri değiştirilen yerleşim yerleri vardır. 1939-Erzincan, 1970-Gediz, 1942-Erbaa, 1975-Lice, 1939-Dikili, depremlerinin ardından bu kentler, eski yerleşim yerlerinin yakınında, güvenli bölgelerde, kısmi risk azaltımı önlemleri ile yeniden inşa edilmişlerdir. Türkiye’de meydana gelen depremler içinde 1999-Marmara ve Düzce Depremleri ise neden oldukları can ve mal kayıplarının büyüklüğü, etkilediği alanın genişliği, sonrasında hayata geçirilen yenileme ve risk azaltımı uygulamaları yanında, İstanbul başta olmak üzere farklı kentlerde başlatılan risk azaltımına dayalı yenileme çalışmaları açısından da dönüm noktası oluşturmuştur.
         Türk planlama sistemi içinde henüz yeni olduğu söylenebilecek (Özdemir ve diğerleri, 2005; Çakılcıoğlu ve Cebeci, 2003: 296) kent yenileme anlayışı 1980 sonrası süreçte özellikle gecekondu alanlarının dönüştürülmesi amacıyla uygulanmaya başlanmıştır (Dündar, 2003: 65). 1980’li yıllarda bu amaçla hazırlanan ve kamunun öncülüğünde uygulanan ilk kentsel dönüşüm projeleri Dikmen Vadisi ve Portakal Çiçeği Kentsel Dönüşüm Projeleridir. Bu yıllardan sonra kentsel dönüşüm projeleri, gecekondu alanlarının iyileştirilmesinden uluslararası sermayenin de dâhil olduğu büyük projelere kadar çeşitli ölçeklerde uygulanmaktadır Türkiye’nin en hızlı büyüyen kenti İstanbul, hem kamu müdahalesi ile hem de kamu müdahalesi dışında yapılan çeşitli türlerde kentsel dönüşüm projelerine yoğun biçimde sahne olmaktadır (Kahraman, 2006: 95). Bunun yanında Ankara ve İzmir başta olmak üzere ülkenin çoğu kentinde farklı türlerde kentsel dönüşüm projeleri hayata geçirilmektedir. Bu projelerden bazılarını türlerine göre şu şekilde gruplandırmak mümkündür;
        a) Çöküntü bölgelerinin / gecekondu alanlarının dönüşümü: İstanbul’da kıyı alanlarında Tuzla, Beykoz, Sarıyer, Silivri’deki gecekondu bölgelerinin, eski sanayi alanlarının (Kağıthane Deresi ve çevresi, Pendik, Kartal sahili ve Maltepe’de eski mermer ocaklarının bulunduğu bölge; Beykoz’da Beykoz Deri Kundura, Paşabahçe tesislerinin üretimlerine son vermeleri ile ortaya çıkan boş alanlar) yerlerine lüks konut alanları, iş merkezlerinin yapılması; Ankara’da Güneypark Konutları, TOKİ’nin farklı kentlerde uyguladığı projeler, İzmirKadifekale, Karşıyaka-Şemikler, Ege Mahallesi örnekleri. Ankara’da gecekondu alanlarının yoğunlaştığı bölgeler (Çankaya, Altındağ, Etimesgut, Gölbaşı, Keçiören, Mamak, Sincan, Yenimahalle) başta olmak üzere kentsel dönüşüm projeleri uygulanmaktadır. Bunlara örnek olarak GEÇAK (Çankaya), Aktaş-Atilla (Altındağ), Ege (Mamak) ve Şirindere (Yenimahalle) Kentsel dönüşüm projeleri örnek olarak verilebilir (Eke ve Uğurlar, 2005: 383).
         b) Soylulaştırma: İstanbul’da kıyı kesimindeki tarihi yapılarda; 1970 ve 1980’lerde Kuzguncuk, Arnavutköy, Ortaköy, Cihangir, Beyoğlu, Galata, Balat ve Fener gibi tarihi veya özgün niteliği olan ve zaman içinde çöküntü sürecine girmiş olan semtlerin dönüşümü (Uysal, 2006: 88).
         c) Merkezi iş alanının dönüşümü: İstanbul’da Beşiktaş ve çevresinin yeni merkezi iş alanı olması, iş merkezlerinin burada yer seçmesiyle yaşadığı dönüşüm; Maslak ve Büyükdere aksı; İzmir’de 3. İzmir Kent Merkezi Projesi.
         d) Prestij projeleri ile dönüşüm: İstanbul’da Beyoğlu, Galataport, Kadıköy’de Haydarpaşa Liman Bölgesi.
         e) Sit alanlarının korunması ve turizm amaçlı dönüşüm: İstanbul’da Tarlabaşı, Hacıhüsrev, Tophane, Dolapdere, Okmeydanı’ndaki kısmi projeler; Tarihi Yarımadayı kapsayan Fatih ve Eminönü’deki turizm amaçlı dönüşüm, Ulus Tarihi Kent Merkezinin Dönüşümü Projesi, Beypazarı Evlerinin Restorasyonu Projesi, Edirne
          f) TOKİ’nin öncülüğünde başlatılan dönüşüm projeleri: İstanbulTuzla’da, Pendik’te (İstanbul park Formula 1 Pisti, yat limanı, Sabiha Gökçen havaalanı, Sabancı Üniversitesi) (Kahraman, 2006: 95).
          g) Doğal afetler nedeniyle kentsel dönüşüm: İstanbul’da Zeytinburnu, Bakırköy, Küçükçekmece de bu amaçla projeler yapılmaktadır. İzmir’de heyelan bölgesi olan Ballıkuyu ve Vezirağa’daki bölgelerin tasfiyesi. Bunların yanında, depremden hasar gören kentler de (Adapazarı, İzmit, Değirmendere, Düzce gibi) zorunlu olarak yeni konut alanlarının yapılması, yeni gelişme alanlarının belirlenmesi ile dönüşüm sürecine girmişlerdir.
         Dönüşüm projelerinde kamu ve özel sektör yanında Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ) dönüşüm alanlarındaki hareketin tetikleyicisi konumundadır. 2006 itibariyle TOKİ, 100 belediye ile gecekondu dönüşüm protokolleri imzalamış, ilk etapta 52 ayrı bölgede 65 bin konutu tamamlamıştır . Kentin boş arazilerindeki veya özel mülkiyete ait yerlerde özel şirketler kendileri projeler yaparken, proje yapılması riskli olan gecekondu alanlarında genellikle TOKİ ve belediyelerin uygulamaları görülmektedir (Kahraman, 2006: 98). Bunun yanında merkezi yönetim de İstanbul’da yapılan bazı büyük dönüşüm projelerinde imar planlarını onaylayan makam olmasından dolayı müdahil durumdadır (İETT arazisine yapılacak olan Dubai Kuleleri, Karayolları Genel Müdürlüğünün Zincirlikuyudaki arsası gibi). Belediyeyle kooperatifler ve yüklenici firmaların birlikte hareket ettiği projelerin yanında (GEÇAK gibi), belediyelerin belediye şirketleri aracılığıyla yürüttüğü projeler de vardır. Örneğin İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde KİPTAŞ, Kocaeli’de KentKonut gibi.

4.       KÜÇÜKÇEKMECE İÇİN KENTSEL DÖNÜŞÜM SÜRECİ
4.1.           KÜÇÜKÇEKMECE HAKKINDA GENEL BİLGİLER
          16 km2'lik bir alanı kapsayan Küçükçekmece Gölü' nün çevresinde kurulmuş olan ilçemiz, TEM Otoyolu ve E5'e yakın oluşu, Atatürk Olimpiyat Stadına yakınlığı ile İkitelli Organize Sanayi Bölgesi'ne ev sahipliği yapması nedeniyle oldukça yoğun ve hızlı gelişmekte olan bir yerdir. Ayrıca, ülkenin en önemli havalimanlarından biri olan Atatürk Havaalanı, ilçeye yalnızca 2 km uzaklıktadır. İlçede bulunan eğitim kurumları arasında, İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi, İstanbul Arel Üniversitesi ve İstanbul Aydın Üniversitesi yer alıyor. Bu sebeplerden ötürü ayrı bir göç alımı cazibesine sahiptir. İlçenin kuzeyinde Başakşehir, Güneyinde Bakırköy, Batısında Avcılar ve doğusunda ise Bağcılar ile Bahçelievler komşu ilçeler olarak bulunmaktadır. Toplamda 21 mahalleye sahip  ilçenin nüfusu, 2017 TUİK verilerine göre 770.393 olarak belirlenmiştir. İlçenin nüfus artışı oranı, İstanbul’un nüfus artış oranının üzerindedir. Nüfus yoğunluğu bakımından İstanbul’da on ikinci sırada yer almaktadır. Türkiye’nin göç veren bölgelerinden gelenlerin yoğun olarak yerleştiği Küçükçekmece’deki nüfusun yapısı da bu duruma paralel bir bileşime sahiptir.
        Küçükçekmece İlçesi’nde yaşayanlar içinde okuma yazma bilmeyenler %2,6, okuma yazma bilen fakat bir okul bitirmeyenler %18,6’lık bir orana sahiptir. Okuma yazma bilmeyenler içinde kadınların oranı daha fazladır. Ortaokul altı eğitim düzeyine sahip nüfus oranı %61’dir. Diğer taraftan, yüksekokul ve üzeri mezunların oranı ise %11’dir. Bu seviye İstanbul ortalaması olan %14’ün altındadır. İlçedeki eğitim durumu geliştirilmesi gereken önemli bir stratejik unsur durumundadır.
       Küçükçekmece İlçesi’nde 53 kamu ve 54 özel sektöre ait sağlık kuruluşu ve 207 eczane bulunmaktadır. Kamu sağlık kuruluşları daha çok aile sağlığı merkezi biçiminde örgütlenmiştir. Özel sektör kuruluşları ise ağırlıklı hastane, tıp merkezi ve ağız ve diş sağlığı merkezleri biçiminde hizmet yürütmektedir. İlçenin yoğun nüfusu karşısında mevcut sağlık altyapısı yetersiz kalabilmektedir. Özellikle sağlık kuruluşlarının kapasitesi ve erişilebilirliği geliştirilmesi gereken bir unsur durumundadır.

4.2.          KÜÇÜKÇEKMECE VE KENTSEL DÖNÜŞÜM SÜRECİ
       İlçenin kentsel dönüşüm hikayesini, büyük ölçekli değişim başlangıcı olarak 1979 yılına kadar dayandırabiliriz. Öncelikle, şuanki Atakent mahallesi ve çevresinde başlanılan projeler adım adım hayata geçirilmiştir.
       Bu yıl içerisinde alınan Başbakanlık kararı ile alan, toplu konut alanı olarak ilan edilmiştir. 1984 yılına kadar sağlıklı bir kamulaştırma çalışması yapılamamakla birlikte alan, 1984-1985 yıllarında T.C. Emlak Bankası tarafından, Toplu Konut ve Kamu Ortaklığı İdaresine önerilmiş, toplu konut nazım ve uygulama planlarının yapılmasına başlanmıştır. Yapılan planlamaya göre; Halkalı Toplu Konut Alanı, arazi üzerinde arazinin farklı morfolojik, doğal ve mikro özelliklerine göre farklı yoğunluklarda yerleşim alanı olarak düşünülmüş bir uydu kent projesidir. Halkalı’da sosyal konut kapsamında konut üretilerek ve konut fiyatları ucuz tutularak, kısa zamanda orta gelir grubunun konut sahibi olması hedeflenmiştir. Bölgedeki 3 etap halindeki ilk yapılaşmalar 1990 yılında başlamış ve 2001 yılında tamamlanmıştır.
     1988 yılında TEM Otoyolu’nun açılması, eski adı E-5 olarak adlandırılan D-100 (Londra Asfaltı) ile TEM Otoyolu’nu birbirine bağlayan yolun(Basın Ekpres) yapılmasıyla bölgede başlayan gelişme süreci Halkalı Toplu Konutları’yla devam etmiş, yolun kenarına birçok sanayi tesisinin yerleşmesi, yöredeki nüfusun olağanüstü bir hızla artmasına sebep olmuştur. Bu sanayileşme hareketinin öncüsü İkitelli Sanayi Bölgesi’dir.
        1994 yılında alınan karar ile 1,5 milyon metrekarelik eski Halkalı Çöplüğü kapatılmış, yatırımcılar için bir cazibe alanı yaratılmıştır. Dönemin İBB Zemin ve Deprem İnceleme Müdürü’nün, 21 Aralık 2001 tarihinde basına yaptığı açıklamada 25 ilçede çalışmanın tamamlandığını ve Avrupa Yakası’na ilişkin bilgilerin yer aldığı haritaların hazırlandığını belirtmiştir. Ancak yaptığı açıklamada yerleşime uygun olmayan alanlarda kesinlikle imar hareketlerine izin verilmemesi gerektiğine işaret etmiş ve Halkalı Çöplüğü gibi çok kalın dolgu alanları olan bölgelerde dolgular üzerine yerleşim yapılamayacağını belirtmiş olsa da yerli yabancı birçok yatırımcı bölge için projeler geliştirmiştir.
         Konut ve sanayi alanında gelişmelere eğitim alanındaki gelişmeler de eklenince Küçükçekmece çekim ve cazibe merkezi olmuştur. İlçenin güneyinde kurulan üniversitelerde okuyan öğrenciler Halkalı - Atakent Mahallesi’nde bulunan konutları tercih etmeye başlamış, bu da bölgede farklı tipolojilerde konut tiplerinin üretilmesine neden olmuştur. 2003’te Sefaköy’de İstanbul Aydın Üniversitesi, 2007’de Sefaköy’ de İstanbul Arel Üniversitesi, 2010 yılında Halkalı’ da İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi açılmıştır.
        2009 yılında 300 yataklı İstanbul Mehmet Akif Ersoy Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Eğitim Araştırma Hastanesi; 2011 yılında bölgenin batısında TOKİ tarafından 648 yataklı İstanbul Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi ve Söğütlüçeşme tarafına da 2018 yılı sonlarında Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi açılmıştır.
          Bölgedeki ilk konutlar Halkalı Toplu Konutları’dır. Zaman içerisinde Soyak Olimpiakent, Avrupa Konutları, TOKİ Toplu Konutları (Manolya, Menekşe Evleri), Bosphorus City, Dumankaya Miks, Soyak Aparts ve Evostar, Terrace Tema, Güneşpark, Elite City yapılmıştır. Şuan bölgede devam eden eski Halkalı Çöplüğü üzerine kurulan Temapark projesi bulunmaktadır.


5.     ESKİ HALKALI ÇÖPLÜĞÜNÜN ÖZEL İRDELENMESİ
          Bir zamanlar İstanbul'un çöplüğü olarak anılan Halkalı, bugün modern yapılaşmanın merkezi haline döndü. TOKİ'nin toplu konutlarıyla canlanmaya başlayan, daha sonra özel sektörün lüks projeleriyle parlayan Halkalı’da yapılaşma sonucu büyük ölçekte Küçükçekmecenin de kaderini farklı yere taşımış oldu. İnşaat firmaları 90'lı yılların başına kadar İstanbul'un çöplüğü olarak bilinen ve metan gazı patlamalarıyla namı iyice kirlenen Halkalı'yı lüks konut projeleri ile abluka altına aldı. Bölgede birbiri ardına markalı konut projeleri yükselirken yeni yatırımlar için de araziler kapışıldı.
     TOKİ'nin gecekonduların yerine diktiği toplu konutlarla 2000'lerin başında canlanmaya başlayan bölgeyi özel şirketlerin keşfetmesi ile metrekare fiyatları da tavan yaptı. 2000 yılının başında metrekare fiyatlarının 500-600 TL civarında olduğu bölgede bugün iyi projeler metrekarede 7-8 bin TL'yi zorluyor. 


6.       TARTIŞMA ve SONUÇ

1960 ve 1970 yıllarından itibaren hızla göç almaya başlayan Küçükçekmece, 70’li yıllarda nispeten çiftçilik ve köy hayatının hüküm sürdüğü ve bu yönde sosyal yaşam süren insanların mesken tuttuğu köy yerleşim alanı idi.
   Sonrasında 1980’li yılların ortasında Çevre Sağlığı Müsteşarlığı, İstanbul Valiliği ve İstanbul Büyükşehir Belediyesinin özellikle Tarihi Yarımada (Fatih - Eminönü), Kağıthane ile Haliç çevresine yayılan, çıkardıkları atık, duman, gürültü vb. gibi insan sağlığına zararlı unsurlarla çevreyi kirleten, bu suretle kente ve kent insanına zarar veren, şehircilik açısından olumsuz bir durum ortaya çıkaran küçük ve orta boy sanayi işletmelerini, meskun alanlar dışında, şehircilik ilkelerine uygun ve her türlü altyapısı hazırlanmış alanlarda toplayarak, çevreye zarar vermeden faaliyetlerinin sürdürmelerini sağlamak amacıyla 02.08.1985 tasdik tarihli 1/5000 ölçekli İkitelli O.K.S.B. Nazım İmar Planı hazırlanmıştır. Böylece Küçükçekmece, sanayi yapıları ve ulaşım ağı gelişip yaygınlaştıkça diğer şehir ve ilçelerden göç almaya başlamıştır.
    Giderek kontrolsüzce artan nüfus karşısında hizmet ve denetimde yetersiz kalan yetkili mecraların göz yummasıyla çarpık ve kaçak gecekondu mahalleleri mantar gibi çoğalmaya başlamış ve günümüzde yaşanılan mimari, sosyal, ekonomik düzensizlik ve sorunların büyük ölçüde sebebi haline gelmiştir.
    1990 lı yıllarda fakir ve orta halli geçimde olan insanların mesken sahibi olduğu Küçükçekmece, ilerleyen yıllarda önceden de bahsettiğiimiz önemli değişim ve yatırımlarla sosyal çehresi değişmiş ve kozmopolit bir ilçe haline dönüşmüştür.
         Anlaşılacağı üzere kentsel dönüşüm, yeni kentsel alanların planlanması ve geliştirilmesinden çok var olan kentsel alanların planlanması ve yönetimi ile ilgilidir. Maalesef ülkemizde ve ilçemizde, bazı üzerinde çalışılmış örnek projeler hariç, çoğunlukla kentsel dönüşüm algısı, bina yenileme ve boş arazilerin konutlar ile örtülmesi olarak vücut bulmuştur. Bahsedilen sosyolojik, ekonomik, toplumsal ve çevresel etkileşim yönleriyle dönüşümler planlanmadıkça çevre-insan dengesi arasındaki kopukluk devam edecektir.
       Belli başlı illerde ve bölgelerde (İstanbul, Ankara, Adana, İzmir…) uygulamaları öncelikle başlanan bu kavram, sonrasında ülke genelinde yaygınlaşmış ve çalışma alanına sahip olmuştur. Kentsel dönüşüm denilince akla sadece bina yıkmak ve yerine yeni bina inşa etmek gelmemelidir. Bir bölgede kentsel dönüşümün gerçekleştirilebilmesi için imar planları, toplumun sosyal ve demografik özellikleri, ekonomik göstergeler ve çevre yönetim süreçlerinin bir arada değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu süreçte üretici, son tüketici, kamu, dernek ve odalar, mimarlar kısaca kentsel dönüşümden etkilenecek her türlü kişi, kurum ve kuruluşun bir araya gelip konuyu tartışması gerektiği kaçınılmaz bir durumdur.
      Kentsel dönüşüm projelerinin planlanması ve uygulamaya geçilmesi belirli bir süreç içinde gerçekleştirilmelidir. Ancak uygulamalar daha çok kentsel dönüşüm değil, kentsel dönüşüm temalı bina yenileme uygulamaları veya boş arsalara yeni yapılar yapmak şeklindedir. Deprem tehlikesi ön plana alınarak üzerinde herhangi bir inceleme, değerlendirme ve tartışma olmaksızın hazırlanan kentsel dönüşüm yasa ve projelerinin bir müddet sonra tekrarlanması kaçınılmaz bir gerçektir.



KAYNAKÇA

        İstanbul Büyükşehir Belediyesi rehber haritası, http://sehirrehberi.ibb. gov.tr
        Digital Globe, Başarsoft; uydu görüntüsü, http://maps.google.com
        İkitelli Organize Sanayi Bölgesi verileri, http://www.iosb.org.tr/
        http://kucukcekmece.istanbul/Content/dosya/695/stratejik-plan-71533-804693.pdf (KÜÇÜKÇEKMECE BELEDİYE BAŞKANLIĞI STRATEJİK PLANI 2015-2019)
        İstanbul Büyükşehir Belediyesi meclis kararları, http://www.ibb. gov.tr/tr-TR/Pages/MeclisKarari.aspx?KararID=18508
        Eski Halkalı Çöplüğü Gazete haberleri
        6 İstanbul İl Çevre Düzeni Planı, http://www.planlama.org/index. php/ haberler/guncelhaberler/1180-1100000-oelcekli-stanbul-cevre-dueze - ni-plan-ve-plan-raporu
        Çevik, D. (2006). Kent Ekolojisi Açısından Küçükçekmece Gölü ve Çevresinin İrdelenmesi, Yüksek Lisans Tezi, Yıldız Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul
        İBB, (2007). Mikrobölgeleme Rapor ve Haritalarının Hazırlanması Avrupa Yakası Güney, Yerleşim Amaçlı Mikrobölgeleme Çalışmaları Sonucu Hazırlanan İmar Planlarına Esas Jeolojik - Jeoteknik Etüd Raporu. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Deprem Risk Yöntemi ve Kentsel İyileştirme Daire Başkanlığı Zemin ve Deprem İnceleme Müdürlüğü, Nihai Rapor, İstanbul.
        İBB, (2013). Kentsel Dönüşüm Müdürlüğü, Ar&Ge Arşivi, İstanbul
        T.C. Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ), (2010). İstanbul İli, Küçükçekmece İlçesi, Atakent (Halkalı) Toplu Konut Alanı 1/5000 Ölçekli Revizyon Nazım ve Uygulama İmar Planı Açıklama Raporu. Ankara
        DİNÇEL Z.Aynur, (2016) – KENTSEL DÖNÜŞÜMÜN ÇEVRESEL VE SOSYAL ETKİLERİ: KÜÇÜKÇEKMECE AYAZMA BÖLGESİ KENTSEL DÖNÜŞÜM PROJESİNİN İNCELENMESİ, İSTANBUL

3 yorum:

  1. 2010 yilinda halkalı saraylarda simpasta harita işlerini yapiyorduk . Çöpün içinde çalıştık . Şimdi ise lüks evler pahalı arabalar dolu

    YanıtlaSil
  2. Malesef taşı, toprağı altın olan kenti, çöpü dolar eden ve ötesine yaramayan yerleşimlere dönüştürdük...dönüştürdük diyorum çünkü dönüştürenlere karşı çıkacak bilgi ve gücü kendimizde toplayarak adım atmadık, düşünemedik. Düşünmeyene düşündürürler işte, hayat...

    YanıtlaSil
  3. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

    YanıtlaSil

Fikirleriniz ve yorumlarınız için çok teşekkür eder, arayı soğutmamayı dilerim :)