6 Temmuz 2020 Pazartesi

TOMBİT VE MACERALARI - PARÇA 4




GÜÇLÜLER ÖZÜR DİLER…

        “Lütfen böyle yapma canım, bu huyundan da vazgeç. Karakıymık ailesi olarak hepimiz gayet yerli yerindeyiz. Numaracı olmaya da alıştırmayalım küçük kızımızı.” diye ikazda bulundu anneleri.
         “Tamam tamam, bişey demedim ve yapmadım. Ye tabağını bakalım Çıtır.” dedi babaları. “Bugün hangi konuları işleyecekseniz bakalım okulda çocuklar?” diye de lafı değiştirerek havayı yumuşatıp gönül almaya çalıştı.
         “Biz, Meşe topluluğu ve tarihteki önemli Meşeleri görücez babacığım” dedi Çıtır. Bir yandan da bilmiş tavırlarla yemeğini yiyordu.
         “M..Me..Meşeler mi?” dedi şaşkın bir şekilde Tombit. Hatırlaması gereken bir şeyler gelmiş gibiydi aklına. Sanki bir yerlerde kapının arkasında kilitli bir şekilde duran bir şeyler vardı. Zihnindeki kapıların ardında onu bekleyen bir korku…
          “Evet, Meşeler…Ne oldu ki? 4 sezon önce gördüğünüz konudur heralde abi. Sakın önemli bir şey varsa anlatma. Heyecanı kaçıyor sonra. Dersi dinleyesim gelmiyor.”
         “Çıtır! Laflara bak hele. Derslere, kendini önceden hazırlayarak girmen her zaman daha iyi. Başarının anahtarıdır ön hazırlık kızım.” dedi anneleri.
          “Bişey olmadı. Sadece özlemişim. Çok güzel ve basit zamanlardı o konuları gördüğümüz zamanlar.” dedi Tombit. Dalgın dalgın da yemeğine devam etti.
          “Bizim çevrede de çoktur Meşe kabilesi üyeleri. Güzelce dinle ve öğren tamam mı yavrum. Etrafını tanımana yardımcı olur hem.” dedi anneleri Çıtır’a sevecen bir şekilde.
         “Siz bir konu işleyecek misiniz yoksa gene uyuşukluğunuzdan cevap vermeyecek misin Tombit efendi?” dedi babası hafif gülümseyerek. Çıtır da fırsatı değerlendirip abisine dil çıkarıp sırıttı.
         Tombit kıpkırmızı olmuştu. Sinirleniyordu artık. Babasına veya kardeşine değildi kızgınlığı. Kendisine kızgındı. Saygısızlık etmeden öğüt vermek istiyordu artık. Bugün uyandığı vakit, annesinin kardeşine verdiği öğütler aklına geldi. Tabi okuduğu birkaç kitaptan da nasihatler hatırlıyordu.
        “Biz bugün kibritlerin kırılmasını ve nasıl düzeltileceğini işleyeceğiz.” dedi vurgulu bir şekilde Tombit.
        Biraz sessizlik oldu. Annesi kızgın bir şekilde babasına bakıyordu. Babası da duraksadı ve “Nasıl yani? Size şiddeti ve ölümü mü anlatıyorlar okulda? Ne zamandan beri müfredatta sizin sezonlarda işleniyor bu konular?” diye devam etti Tombit’e odaklanarak.
       “Hayır baba. Bu kırılma mecaziydi. ‘Kalp kırmak ve onarmanın yolları’ konumuz. Tabi bir de iş işten geçmiş olan kırılmalar oluyormuş. Hepsini detaylıca görücez bugün okulda. Neyse ki ben kardeşim gibi hazırlıksız gitmiş olmayacağım dersime. Hatta en tecrübeli kibrit ben olabilirim bu konuda diye düşünüyorum.”
        Sofrada çıt çıkmıyordu. Babasının da ağzı açık kalmıştı. Anneleri kafasını hafifçe yukarı aşağı sallayıp gözleriyle sinirini belli ediyordu babalarına.
        “Şeyy..Yani tabi güzelmiş mecaz falan da hem.” Babası bocalıyordu. Belli ki dalga geçmeye fazlaca alışmıştı. Karşılık verilmesine de hiç alışmamıştı. Durumu toparlamaya yeltendi. “Sanırım her şeyin tami…”
         Tombit babasının sözünü keserek devam etti; “Bazen saygıdan konuşmaz kibritler. Özellikle akıllı ve içinde sevgiyle yaşayanlar. Diğerlerine ve kişiliklerine saygı duyanlar…Kırmamaya çalıştıkça aptal görünürler. Aptal göründükçe de kırılırlar. Tamiri bir özür dilemektir belki ama hiçbir zaman onu göremez, bulamazlar. Bugün annemin de dediği gibi. Özür dilemek erdemdir ve en güçlüler dilemeyi bilenlerdir. “
       “Oğlum ben…beni bilirsin, kırmak değildi niyetim. Hem nerden çıktı bu şimdi. Şurda güzelce yemek yiyoruz her zamanki gibi.”
       “Evet baba, her zamanki gibi... Ne güzel dedin. Ama gururundan hala bir özür dileyemiyorsun.” diye konuştu Tombit. Çehresi çok ciddi duruyordu. Babasını çok şaşırttığı belliydi. Hatta o şımarık küçük kardeşi bile sus pus olmuş ona şaşkın şaşkın bakıyordu.
       “Ben doydum. Okula geç kalmadan gideyim. Sonra görüşürüz.” dedi ve sofradan kalktı Tombit. Çantasını aldı, sırtına astı. Kapıdan çıkmadan önce bir anlık duraksadı. Annesinin, babasına sessizce ikazlarda bulunduğunu hissedebiliyordu. Belki özür diler de gidip ağlayarak sarılırım diye bekledi. Ama babası sustu. Özür dileyemedi. Güçlü olduğunu gösteremedi. Ya da belki kendisini değerli görmüyordu. ‘Bu kadar mı zor ya?’ diye düşündü içinden. Gözünden yaş gelir gibi oldu.
      Ama hayır. Ağlayarak bu çıkışını mahvedemezdi. Saygıyı kazanmalıydı. Elde etmeliydi. Karakıymık sülalesi bundan anlıyordu. Eski sakin tavrını göstermemeliydi. En iyisinin böyle olacağını düşündü ve önceden olduğu gibi herkesi öperek, selamlaşarak çıkmayacaktı mutfaktan.    
       Öyle de yaptı. Hiç bir şey demeden evden çıktı gitti. Geri dönüp usulca arkasına baktı. Annesi cama çıkmıştı. Dayanamamıştı oğlunun bu tavrı göstermesine. Ya da göstermek zorunda kalmasına. E tabi, alışık değillerdi. Babasının o klasik ‘her zamanki gibi’ olan günlerinden olacaktı ya hani. Üzüldüğü tek kişi annesiydi. Çünkü bir tek o iyi davranıyormuş gibi geliyordu ona. Ya da onun kıymetini biliyormuş gibi…
         İçi en azından rahat etsin diye hafifçe el salladı annesine.  Gene sıcacık bir gülümseme karşılığı aldı. Taş kalpli kişilerin taş evi olmamalıydı yuvaları. Küçük taştan yapılma istifli evleri, annesi içindeyken güzeldi. Çiçek gibiydi o. ‘Canım annem’ diye iç çekti.
         Ama biraz da olsa ders vermeliydi babasına ve kardeşine. Eski sıcaklığını ve samimi davranışlarını aramalı, özlemeliydiler. Aklına gelen cezalandırma ancak buydu. Özür dilemek zor olmamalıydı bu kadar. Kibritler, sevdiğine özür dilerdi ona göre. Ya da özür dilemek zorunda kalmamalıydılar sürekli. Kalıyorlarsa da gurur yapıp üzmeye, kırmaya devam etmemeliydiler.
   Çakıl taşlı bahçe duvarını aştı. Kararlı adımlarla yola devam etti. İçi bir garipti. Ona göre büyük bir adım atmıştı. Kendisi de şaşırmıştı yaptığı bu küçük hamleye. Ama onlar da şaşırmıştı. İşe yarayabilirdi bu düşünceleri. Umutlandı. Durumu bayağı bir garipsedi ama umutlandı.
      Gülümseyerek,  “Değişik bir gün olacağa benziyor.” dedi kendi kendine.

                                                                   >>> DEVAM EDECEK >>>

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Fikirleriniz ve yorumlarınız için çok teşekkür eder, arayı soğutmamayı dilerim :)